Saat oldu ''çok geç''. Ne oturduğum koltuktan kalkıp gidebiliyorum yatağa. Ne de yazabiliyorum bu gece içimden geçenleri kağıda. Bıraktım defteri aldım tekrar kucağıma laptopu. Tekrar tekrar dinlediğim parçalar da yardımcı olamazdı ama biri tekrar masalları anlattı bana.
Masallar, küçükken dinlediğimiz masallar. Hatalar, telafi edilebilirdi masallarda. Her şeye rağmen kazanırdı iyiler masalların sonunda. Kavuşurdu sevenler her engele rağmen. Doğru ya sevenler vardı masallarda. Sevişenler vardı. Kalpten severdi insanlar. Sevda vardı kimine, ben çocukken de aşk vardı. Mantık dediğin, pamuk ile demirin ağırlığıydı.
"Küçükken sadece kalbimizdi..." Dedi masalları bu gece anlatan "büyüdükçe mantık girdi kararlarımıza, aslında işi o bozdu." Bir şeyler mi hatırlattı bana, yoksa biri olmayacak bir şey mi sordu?
Hep o bozmadı mı zaten masalları? Mantıklı davranıp, inanmadık masallara. Mantıklıysan Noel Baba bile hediye getirmezdi sana artık. Öle ulu orta tutamazdık sevdiklerimizin elini mantıklıysak. Mantıklı insan bir kere daha düşünürdü birine sevdiğini söylemeden ve mantıklı insan, daha çok çalışıp daha az dans ederdi. Mantıklı insan yazmazdı kimsenin okumayacağı mektupları. Mantıklı insan yürümezdi boş bir caddeyi sırf "ışığı yanıyor mu hala" diye.
"Kalp esas olmalı..." Esas kız konuştu! Sustu oğlan, öylece kalakaldı. Hiç bir şey yoktu ortada. Doldurduğun kolanın dertsiz masa örtüsüne taşması kadar mühimdi cümlesi aslında onun için. (Belkide) Aynı şarkıyı dinlemiş kadar sevindi. Masallar önemliydi onun için de.
"Dengelemek lazım ama kalbinin sevdiği mantıklı gelmeli insana... Şanslıysan öyle biri çıkar karşına.".
Sevmek kolay mı? Sevdik diyelim. Çok sevdik. Ben aramam, o yüzden Sen sevdin diyelim. Mantığın da desin "İşte prensin!" Yetiyor mu bu kadar şans sana? Ya onun kalbi? Veya mantığı?
"İmkansız" dedi bu gecenin masalcısı. Ama bana öyle öğretmedi eski masallar. Hatta arkamdan ağlardı tabakta kalanlar. Gidersen özlerdi herkes. Uslu durursan severdi büyükler. Kim niye anlatmadı diye soracak oldum da gece uzun değildi o kadar. Prensler vardı masalarda, prensesler veya kendimizi yerine koyduğumuz kahramanlar. Kötü bir şey yapsalar anlarlardı hatalarını. Kötülere de karşı koyardı iyiler. Bir iyiler vardı bir de kötüler. Şimdi tarafsız insanlar var etrafta. Ben görmedim, ben duymadım, ben sevmedim diyenler. Severdi insanlar eskiden. Sevenler hep kavuşurdu. En büyük derdimiz ormandaki çakal tilki veya kurttu. Bir şeyi çok istersek Allah baba bize verirdi ama biz de büyüdük ve büyüyenler bunu unuttu.
Bütün bunlara halen inanır mı gerçekten çocuklar? Veya inanır mı masalcı mutlu sonla biten hikayelerine. Ya masalcı bile inanmazsa hikayesine? Çocuk uyusun diye mi bütün bu yalanlar? Peki ya şimdi neden uyanana kadar?
Ve ister masalcı değişsin ister masal değişmeyen tek bir şey var aşkta; bir varmış, bir yokmuş!
*alıntılar masalcıya aittir.
( Yazarken dinledim: https://www.youtube.com/watch?v=y2DKdIO_8EA )
Masallar, küçükken dinlediğimiz masallar. Hatalar, telafi edilebilirdi masallarda. Her şeye rağmen kazanırdı iyiler masalların sonunda. Kavuşurdu sevenler her engele rağmen. Doğru ya sevenler vardı masallarda. Sevişenler vardı. Kalpten severdi insanlar. Sevda vardı kimine, ben çocukken de aşk vardı. Mantık dediğin, pamuk ile demirin ağırlığıydı.
"Küçükken sadece kalbimizdi..." Dedi masalları bu gece anlatan "büyüdükçe mantık girdi kararlarımıza, aslında işi o bozdu." Bir şeyler mi hatırlattı bana, yoksa biri olmayacak bir şey mi sordu?
Hep o bozmadı mı zaten masalları? Mantıklı davranıp, inanmadık masallara. Mantıklıysan Noel Baba bile hediye getirmezdi sana artık. Öle ulu orta tutamazdık sevdiklerimizin elini mantıklıysak. Mantıklı insan bir kere daha düşünürdü birine sevdiğini söylemeden ve mantıklı insan, daha çok çalışıp daha az dans ederdi. Mantıklı insan yazmazdı kimsenin okumayacağı mektupları. Mantıklı insan yürümezdi boş bir caddeyi sırf "ışığı yanıyor mu hala" diye.
"Kalp esas olmalı..." Esas kız konuştu! Sustu oğlan, öylece kalakaldı. Hiç bir şey yoktu ortada. Doldurduğun kolanın dertsiz masa örtüsüne taşması kadar mühimdi cümlesi aslında onun için. (Belkide) Aynı şarkıyı dinlemiş kadar sevindi. Masallar önemliydi onun için de.
"Dengelemek lazım ama kalbinin sevdiği mantıklı gelmeli insana... Şanslıysan öyle biri çıkar karşına.".
Sevmek kolay mı? Sevdik diyelim. Çok sevdik. Ben aramam, o yüzden Sen sevdin diyelim. Mantığın da desin "İşte prensin!" Yetiyor mu bu kadar şans sana? Ya onun kalbi? Veya mantığı?
"İmkansız" dedi bu gecenin masalcısı. Ama bana öyle öğretmedi eski masallar. Hatta arkamdan ağlardı tabakta kalanlar. Gidersen özlerdi herkes. Uslu durursan severdi büyükler. Kim niye anlatmadı diye soracak oldum da gece uzun değildi o kadar. Prensler vardı masalarda, prensesler veya kendimizi yerine koyduğumuz kahramanlar. Kötü bir şey yapsalar anlarlardı hatalarını. Kötülere de karşı koyardı iyiler. Bir iyiler vardı bir de kötüler. Şimdi tarafsız insanlar var etrafta. Ben görmedim, ben duymadım, ben sevmedim diyenler. Severdi insanlar eskiden. Sevenler hep kavuşurdu. En büyük derdimiz ormandaki çakal tilki veya kurttu. Bir şeyi çok istersek Allah baba bize verirdi ama biz de büyüdük ve büyüyenler bunu unuttu.
Bütün bunlara halen inanır mı gerçekten çocuklar? Veya inanır mı masalcı mutlu sonla biten hikayelerine. Ya masalcı bile inanmazsa hikayesine? Çocuk uyusun diye mi bütün bu yalanlar? Peki ya şimdi neden uyanana kadar?
Ve ister masalcı değişsin ister masal değişmeyen tek bir şey var aşkta; bir varmış, bir yokmuş!
*alıntılar masalcıya aittir.
( Yazarken dinledim: https://www.youtube.com/watch?v=y2DKdIO_8EA )
Harutyun Arto Davulciyan
02:59 - 29.03.2015
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder