İnanma


İçtiğim her kadeh sanadır,
Sanadır tüm yalvarışlar
Sana gelirim her adımda
Senden bütün kaçışlarım
Yarınım da sana 
Dünüm de senindi zaten.
Sensizim, 
Yapma.
Git desem de
Sakın bana inanma.
Bir kaç kadeh fazla kaçırmışım gene
Sakın bir çılgınlık yapma.

Git desem de sen bana inanma.
Tek bir arzum var,
Yaşlanıyım yanında.

Harutyun Arto Davulciyan
27Ocak2015
01:11
24c.tv Web Developer

Morbi aliquam fringilla nisl. Pellentesque eleifend condimentum tellus, vel vulputate tortor malesuada sit amet. Aliquam vel vestibulum metus. Aenean ut mi aucto.

Hadi git


Hadi git 
Git çünkü çok sevdim seni,
Git çünkü sen gelmeden de yalnızdım,
Hadi git.
Gelmeseydin bu kadar ağlamazdım,
Git.

Geldin diye bu yalnızlığım,
Geldiğinden beridir çıktı bu ayaz.
Ev soğur diye, camlar açılmaz.
Yinede girer kuşların sesleri,
Her sabah bu evden içeri.
Yinede bulurum hüzünlenecek şarkılar.
Yine yazdırır birkaç kelam bana fotoğrafın.

Yine çocuk olurum,
Yine küçülür karşında,
Sığarım bir kutuya.
Resmini çizer bir kağıda, bir ressam.
Aşkımı yazar üstüne bir şair
Besteler şarkımızı arkadaşlar.
Ben sığarım bir kutuya.

Sonra da bu şiiri yazdığım, bu kağıda sarın beni. 
Ben kalırım bu küçücük kutuda,
Küçülür karşında,
Af dilerim, sevdim diye.

Ne olacaktı ki,
Sevdim olamadık sevgili.
Yürüdüm, gelmedin aynı yoldan.
Bakmadın baktığım resimlere.
Gelmedin gittiğim şehirlere.
Ben küçülür karşında,
Sığarım, küçücük bir kutuya.
Arzu edersen al bu oyuncağı,
Hatıradır sakla...

Ama ne olur kalma bu diyarlarda!
Hadi, 
hadi git.

Harutyun Arto Davulciyan
23Ocak2015 - 15:15

24c.tv Web Developer

Morbi aliquam fringilla nisl. Pellentesque eleifend condimentum tellus, vel vulputate tortor malesuada sit amet. Aliquam vel vestibulum metus. Aenean ut mi aucto.

Nerden baksan 3 poğaça yedim



         Biri de çıkıp demiyor bana ne diye. Bana ne kardeşim 3 poğaça yediysen. Bunu diyecek olan bir arkadaş varsa da ona iki çift lafım var; Yanında ıvır zıvır kurabiyelerden de nerden baksan 3-5 tane götürdüm.
         Yazıyı buraya kadar okuyup bırakanlar ucuz kurtardı. Asıl şimdi başlıyor!
Önce müziği alalım; Yine bir Sofar Performansı  Can Kazaz - Nereye Gidiyoruz http://www.youtube.com/watch?v=bNrq90k4pH4
        Bu güzel Can Kazaz performansını dinleyerek çıktım evden. Yeterince erkendi. 1 Saat sonra iptal ediceğimiz provaya yetişmek için de ufaktan aceleyle çıktım. Bir iki mesaj attım. Bir arkadaş da gelicekti, bekleyecek gibi oldum sonra dolmuş kalktı, ben de bütün eşşekliğim ile oturmaya devam ettim. Neyse zaten canım dünden sıkkın. Biraz patırdı olucaktı, iyi gelir. Gelmedi. Ben neler yapmışım meğer! Bir dediysem iki denmiş. İki dediklerim zaten üçle çarpılmış. Korktum, kızdım derdimi anlattım. Hak vermelerini beklemedim de benim tarafımdan da başka bir türlüydü işte konu. Sonra çok güldük tabi. Dans ettik, sonra yine dans ettik. Eve geldim şimdi ne yazıcağımı bilemedim. Böyle yine kendi kendime konuştum sıktım sizi. Bu ne kardeşim diye de sitem etmiyesiniz diye, hazırlamakta olduğum bir şakının sözlerini paylaşıcam sizinle. Telif filan zaten hikaye ya ülkemizde. Ben daha sözlerin yarısını yazmadan baylaşırım bloğumda. Yine okudunuz ya, valla cansınız!

Sözü var Bestesi yok (Bir mırıldanması var tabiki de fikirlere açığız) :D

Sen Yoktun

Ayıldım geceden kalma günde 
Birde kendi evimde 
Yatak soğuk 
Sen yoksun 

İçim karışık dolabım gibi 
Gitmişsin sen sabahın körü 
Ben körkütük 
Sen yoksun 

Ararım seni her hecede 
Gece bekledim pencerede 
Bi küçük bitti 
Sen yoksun 

Yapma tut hadi elimi 
Bu kabus bile artık bitmeli 
Uyandım 
Sen yoktun
Harutyun Arto Davulciyan

Unknown Web Developer

Morbi aliquam fringilla nisl. Pellentesque eleifend condimentum tellus, vel vulputate tortor malesuada sit amet. Aliquam vel vestibulum metus. Aenean ut mi aucto.

Ona uyandım



          Erkenden uyandım. Küçücük odamda pencereyi açınca soğuk, temiz hava hızlıca yer değiştirdi içerdeki karbondioksit yoğunluğu ile. İşte o an anladım. Bugün Ona uyandım.
         Klavyenin tuşlarına rastgele basmam ile açılan ekranda dün geceden kalma youtube sayfası beni bekliyordu. Play'e bastım başladı.

Yüzyüzeyken konuşuruz - Ölmemişiz

   
     Çok özlemiştim bende, ama susmayı beceremiyorum işte. Neyse, hani olur da dili sürçer, ne biliyim bir kaza olur yada mecbur kalır, bir bakmışsın beni özler (burda biraz saçmalamış olabilirim) filan diye erkenden başladım çalışmaya. İşleri hemen bitirmeliydim ki hazırlanacak bolca vakit kalsın. Bu arada hazırlamam gereken basit bir animasyon var ama, nasıl bir şey yapıcağıma dair ne bir fikrim var, ne de bir brief vardı elimde. Neyseki bir kalıp oturttuktan sonra, otomatiğe bağladım hayaller kurarak ve birkaç kez daha play'e basarak çalışmaya başladım.
         Elin kolun durmuyor çocuk! Diye kızıyorum şu anda. Kızarım tabi dile kolay, içim acıyor dinlemiyorum kendimi. Dün belki demişti yarına, yarın artık bugün deyip; mesaj atıyorum. Saatlerce susuyoruz karşılıklı ben kendime sövüyorum. Sonra mı ? Birkaç yüz kez daha play'e basıyorum işte. Aynı şarkı bir daha, bir daha, yemin ediyorum '' Benim için değil, yemin ederim değil. Başka bir konu var...''
         İnsan düşünmüyor değil, üzülmüyor değil ama benim de hatam var. Gel, benim için değil, yemin ederim değil. Başka bir konu var.
          İçim sıkılıyor halen. Bunu okursa diye düşünüyorum bir an ayıp mı olur ? Canı mı sıkılır ? Ben çok sıkılıyorum zaten, yaptığım en büyük kötülük bu olsun benden ona. Benim gözümden ''dinlesin'' bu şarkıyı diye, son kez play'e basıp yazıyorum.
          Çok uzattım, ben yine dostlarla olurum bu gece. Ama yalnız olmayanlar için Bronx Pi Sahnesi'ne gidin filan yani bu gece (10 Ocak 2015) Yüzyüzeyken Konuşuruz 00:30 gibi çıkar. Ondan önce de Adamlar var. Öptüm.
Unknown Web Developer

Morbi aliquam fringilla nisl. Pellentesque eleifend condimentum tellus, vel vulputate tortor malesuada sit amet. Aliquam vel vestibulum metus. Aenean ut mi aucto.

Neler oluyor bir bilseniz.




           Neler oluyor bir bilseniz, bilseniz de bana da anlatsanız. Günler uzun, yapmam gereken bir yığın şey. Haberlerde bir yığın haber, hepsi kötü. Kar yağıyor, hava soğuk, soğuğu seviyorum.
           Durup durup resimlerine bakıyorum. Yeter deyip, dışarı çıkıyorum. Bakırköy küçük, aslında büyük de üşeniyorum, biraz da üşüyorum. Bakmadığım köşelere bakıp fotoğraflıyorum. Canım sıkılıyor bir iki mesaj atıyorum, özlüyorum. Bir telefon geliyor, dostlar ile buluşuyorum. Biraz neşem yerinde, durup durup gülüyorum bütün gün gülemediklerimi gülüyorum. Garip.
          Söylemesem de, en yakınlarımdan biri o, anlamaz mı? Oraya gidelim diyor, yakın olalım diyoruz. Gidip de geri dönüyoruz. Elde var sıfır. Saçma sapan kuruyorum kafamda. Bu cümleleri yazmak geliyor aklıma, yazıyorum.  Maksat burda bu hikayeyi gelecekteki bana okutmak. Siz de şu karelere bakın bari. Zahmet edip okudunuz bu yazıyı. 





















Unknown Web Developer

Morbi aliquam fringilla nisl. Pellentesque eleifend condimentum tellus, vel vulputate tortor malesuada sit amet. Aliquam vel vestibulum metus. Aenean ut mi aucto.